Kültür Sanat

Mehmet Nuri Ersoy, Hollywood İslam nefretinin oluşmasında önemli bir rol üstleniyor.

Abone Ol

Uluslararası Medya ve İslamofobi Forumu'nun 3'üncüsü "İslam Düşmanlığı ile Yeni Nesil Mücadele" temasıyla düzenlendi.

Forum, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), Diyanet İşleri Başkanlığı, Erciyes Üniversitesi, Ankara Bilim Üniversitesi ve SETA tarafından organize edildi.

"İSLAMOFOBİ İSLAM KORKUSU DEĞİL İSLAM NEFRETİ DEMEKTİR"

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Avrupa merkezci bir anlayışla Batı'nın büyük bir bölümünün kendisini efendi, karşısındaki toplumları ise köle olarak konumlandırarak dilediği gibi tanımlama hakkını kendinde gördüğüne işaret ederek, "Bu üstenci tavrı reddediyor ve meselenin doğru anlaşılması açısından kendi tanımlarımızı geliştirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha belirtmek istiyorum. Bu açıdan İslamofobi, İslam korkusu değil İslam nefreti demektir." değerlendirmesinde bulundu.

Batı dünyasında İslam nefretinin tek bir noktadan üretilmediğini, sadece aşırı sağcı siyasi partilerin politik alanda ürettiği bir nefretten söz edilemeyeceğini vurgulayan Ersoy, uzun yıllar dünya sinemasına yön veren Hollywood'un bu algının oluşmasında önemli bir rol üstlendiğine dikkati çekti.

Ersoy, Batı medyasının Müslümanları şiddeti savunan, insan haklarına saygısı olmayan, dünyanın en tehlikeli insanları olarak sunduğunu, Müslümanlara karşı ırkçı bir dil geliştirdiğini, göçmenlerin arasında hiyerarşi oluşturulduğunu söyledi.

SOSYAL MEDYADA MÜSLÜMANLARIN ALEYHİNE PROFESYONELCE İÇERİKLER OLUŞTURULUYOR.

Dijital dünyada, sosyal medyada Müslümanların aleyhine profesyonelce içerikler oluşturulduğunu, bunların kısa sürede milyonlara ulaştırıldığını, kitlelerin adeta İslam'ın aleyhine bir kampanyanın parçası haline getirildiğini ifade eden Ersoy, şöyle konuştu:

"Ancak Batı coğrafyasında, üniversitelerinde, medyasında antisemitizm olarak kabul edilen Yahudi karşıtlığı bir suç olarak kabul edilirken İslam'a ve Müslümanlara dönük tüm hakaretler ifade özgürlüğü olarak kabul ediliyor. Bu samimiyetsizliği kabul etmemiz mümkün değil. Buradan bir kez daha söylüyorum, bizim açımızdan ne Yahudiliğe ne Hıristiyanlığa ne de İslam'a ve bu dinlerin kutsallarına hakaret mazur görülemez. Dine, kutsala, toplumların inançlarına hakaret etmek, alay etmek bir ifade hürriyeti değildir. Antisemitizm nasıl bir insanlık suçu ise İslam korkusu adı altında yürütülen İslam düşmanlığı da aynı şekilde bir insanlık suçudur."