Köy edebiyatı hareketinin öncü isimlerinden, Türk edebiyatına katkıları bulunan Fakir Baykurt’un adına düzenlenen Roman yarışmasında bu yıl ödül “Bir Köy Enstitüsü Penceresinden: İş” romanıyla Mehmet Saydur’a verilecek. 71 eser arasında seçilen "İş", Köy Enstitüleri'nin önemini anlatıyor.

Köy edebiyatının önemli temsilcisi Fakir Baykurt'un anısına Çiğli Belediyesi tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen yarışmada, 71 eser değerlendirildi. Saydur'un romanı, Köy Enstitüleri'nin tarihini ve önemini belgeleyen anlatımıyla jürinin beğenisini kazandı.

Seçici Kurul'da Fakir Baykurt'un kızı Işık Baykurt, yazar Öner Yağcı, şair ve yazar Hidayet Karakuş, yazar Bahri Karaduman ve eleştirmen Adnan Binyazar yer aldı.

Mehmet Saydur, ödülü almanın kendisi için büyük bir onur olduğunu ifade etti ve Köy Enstitüleri konusundaki uzun süreli çalışmalarını sürdürmeye devam edeceğini belirtti.

Belediye tarafından basımı yapılacak kitapla ilgili sosyal medya hesabından açıklama yapan Mehmet Saydur, “İlk okuduğum ve bende okuma sevgisi yaratan o güzelim romanların yazarı Sevgili Fakir BAYKURT ustayı da saygı ile anıyorum. Onun adına düzenlenen ödülü almaktan büyük mutluluk duyuyorum. 71 katılımı değerlendirerek İŞ’i ödüle değer gören seçici kurulun saygın üyelerine, yarışmaya katılmamı öneren Başöğretmen arkadaşıma ve Belediye Başkanı Onur Emrah YILDIZ’a teşekkür ediyorum. Köy enstitüleri ile ilgili otuz yılı aşan çalışmalarımda övgüleriniz, eleştirileriniz enerjim oldu her zaman. Yeni çalışmalarda buluşmak üzere” dedi.

Fakir Baykurt’un kızı Işık Baykurt sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Seçici Kurul toplantımızı, Burcu Akça yönetiminde yaptık. Bu yıl 70 dolayında dosya geldi, okuduk, kararımızı verdik. Toplantıda açıkladık, orta noktada buluştuk. Kazanan Mehmet Saydur'un "İs" adlı dosyası oldu. Hayırlı olsun. Başta Mehmet Saydur olmak üzere tüm katılımcıları kutluyorum.” dedi.

Çiğli Belediye Başkanı Onur Emrah Yıldız, bu ödülle toplumcu gerçekçi türde önemli bir eserin edebiyat dünyasına kazandırıldığını belirterek, sanatla bağlarını güçlendireceklerini vurguladı.

Mehmet Saydur, Birgün Gazetesi’ne verdiği röportajda kitabın konusunu şu şekilde özetliyor.

“Genç Sanat: Güncel Sanat Proje Yarışması” kazananları belli oldu. “Genç Sanat: Güncel Sanat Proje Yarışması” kazananları belli oldu.

1993 ve 1994 yıllarında Göl Köy Enstitüsü çıkışlı öğretmen, sağlık memuru ve eğitmenlerle 70’i aşkın söyleşi yaptım. Bunları içeren “Bir Tonguç Okulu Göl Köy Enstitüsü” adlı kitabı H.Tahsin Yılmaz ile birlikte 1994’te yayımladık. O yıllarda Mahmut Makal ve Mehmet Başaran, Tonguç Baba’nın isteği üzerine Köy Enstitüleri’nin düşün babası “İsmail Mahir Efendi”yi araştırmamı istediler. 30 yılı aşkın, diğer çalışmalarla birlikte bu konuya da çalıştım. İsmail Mahir Efendi kitabını 2018’de yayımladık ve Nafi Atuf Kansu Eğitbilim 2018 Ödülü’nü aldı. Ayrıca ilk eğitmen kurslarından Göl’ü de çalıştım. Son 30 yılımız enstitülerle ilgili çalışmalar oldu diyebilirim. Özellikle söyleşilerde Göl’ün kuruluş ve ilk yıllarına ilişkin çok ilginç anılar derlemiş oldum. Kaynak çalışmalarıyla bu işi zenginleştirdim.

Burada belirtmem gereken önemli bir konu var: Köy Enstitüleri’ni daha çok birbirimize anlatıyoruz gibi. Oysa eğitim işinin dışında kalan yurttaşlarımıza, özellikle köylülere ve köy kökenlilere anlatmamız gerekiyor. Bunu nasıl yapabiliriz diye üç beş yıl düşündüm, ilgilenen dostlarla tartıştım. Sonunda öyküleştirerek anlatmayı denemeye karar verdim.

Bunun ilk denemesi, Göl Eğitmen Kursu’nun ilk yılını anlatan Göl 1938 adlı yapıtım oldu. Dil Derneği Beşir Göğüş Türk Dili ve Çocuk Edebiyatını Geliştirme Ödülü’nü aldı. Ancak asıl ödülü İnebolu’da M.Şerbetçi Okulu velilerinden aldığımı belirtmeliyim. Çünkü bir öğretmen arkadaşım Göl 1938’i ilkokul mezunu birkaç veliye vermiş. Onlar okudukça telefonlaşarak anlatılanları tartışmaya başlamışlar. Çok beğenmişler. Göl’ü ziyaret edip anlatılanları mekânlarına yerleştirmek bile istemişler. Bu coşkuya çok sevindim. Hedef kitle beğenmişti. Artık ilerisini roman olarak yazabilirdim.

Amacımız Köy Enstitüleri’ni anlatmak ama bunu yaparken en olumsuz koşullarda bile eğitimin nitelikli olarak yapılabileceğini göstermek. Bir de öğrenmenin, “yaparak yaşayarak yöntemi” ile karıştırılan ve ondan çok çok önde eğitsel değeri olan “iş” yöntemiyle nasıl kalıcı olarak edinildiğini aktarmak. Buradan hareketle öğretmenlerimize de bir ufuk açıp “Sizler de işte böyle yapabilirsiniz” iletisini vermek. Sorunuza dönersek Köy Enstitüleri’ndeki eğitimi ve bu işi kuramından uygulamasına kadar gerçekleştiren, Tonguç Baba ve H.Ali Yücel başta olmak üzere o yürekli, bizim “iş” adamlarımızı, onların özverilerini, Türkiye gerçeklerinden hareketle neleri başardıklarını anlattım. Aynı hedefe yürüyen bakanı, genel Müdürü, valisi, enstitü müdürü, öğretmeni, usta öğreticisi, öğrencisi ve köylüsünün nasıl kaynaştığını, kol kola birlikte neleri başardıklarını göz önüne sermeye çalıştım.

Kaynak: WOLA