Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray, “Sinemam ve Ben” kitabı üzerine Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde Küçükçekmece’li hayranlarıyla buluştu.

Türkan Şoray, “Benim için daima hayatım boyunca seyircim önceliğim oldu. Seyircim ne der? Bana kızar mı? Bu rolü sever mi? Seyircim beni güzel görsün… Yıllar boyunca başka bir şey düşünmedim. Seyirci samimiyeti çok iyi anlıyor, seziyor… Kalpten, içten davranıyor mu oyuncu özel yaşamında film setlerinde? Ben oynadığım her karakterde o role içim kapıldı… Sabahtan akşama kadar o dramı yaşıyordum. Bir arkadaşım gülerek geldiği zaman onunla birlikte gülemiyordum. Seyirci bu samimiyeti algılıyor. Özel yaşamınızdaki samimiyeti de algılıyor. Sadece kendim için değil. Sinemada böyle arkadaşlarım var. Filiz Akın gibi… Nurlar içinde yatsın güzel gözlü arkadaşım Fatma Girik gibi…

Seyirci o samimiyeti hissettiği için oyuncuyu başka türlü kalbinin bir köşesine koyuyor. Bir de bizim insanımız o kadar sevecen, kalbi sevgiye açık, yüreği büyük ki… Bir kere kalbine aldı mı bırakmıyor. Sevenlerimin kalbinin bir köşesinde durduğumu biliyorum. Karşılıklı yıllarca süren bir sevgi bağımız var. Allah’ın nadir şanslı insanlarından biriyim. Sevilmek çok güzel bir şey “ ifadelerine yer verdi.

“Sinema öyle bir aşktır ki…”

Şoray, ‘’Sinema öyle bir aşk ki… 40 derece ateşle ilaçlar alıp sete devam ettiğimi biliyorum. Attan düştüm, eksi derecelerde nehirlere girdim. Bu, meslek aşkı. Kamera önüne geçince Allah beni korur diye düşünüyordum, gözüm kararıyordu’’ dedi.