Medya

Yılmaz Özdil, Türkiye’de üç işi canı çeken herkes yapabilir. “Müteahhitlik, Siyasetçilik, Gazetecilik.”

YouTube yayınında konuşan Yılmaz Özdil, “Türkiye'de bu üç işi yapmak eğitim, nitelik, donanım, liyakat istemez canı çeken herkes yapabilir.” dedi.

Abone Ol

YouTube yayınında konuşan Yılmaz Özdil, “Türkiye'de bu üç işi yapmak eğitim istemez, nitelik istemez, donanım istemez, liyakat istemez, canı çeken herkes yapabilir.” dedi.

Albert Einstein ne demiş biliyor musunuz?

“Parlamentoda sadece bir dakika oturun bir saat gibi gelir. Ama güzel bir kadınla bir saat siyaset konuşun sadece bir dakika gibi gelir.”

İzafiyet Teorisi budur? Şahane bir laf değil mi? Şahane bir tarif.  Tam Einstein'a yakışır bir laf ama maalesef size kötü bir haberim var. Çünkü Einstein’ın böyle bir lafı yok. Ben uydurdum Einstein'la ilgili filan böyle süsleyerek şu anda uydurdum.

Eminim uydurduğum söylemeseydim inananlar olurdu. Hatta bu lafı anında Twitter'dan filan yayıp başkalarına göndermeye kalkanlar bile çıkardı.

Çünkü biz hep böyleyiz. Adamın biri gazeteci sıfatıyla yayın yapıyorsa YouTube'da veya televizyonda gazeteci sıfatıyla ahkam kesiyorsa, imzasıyla fotoğrafıyla de köşe yazıyorsa, üstelik ettiği lafları böyle ünlü kişilerin isimlerini ilave ederek süslüyorsun onu gazeteci kabul ediyoruz. Gazeteci olarak söylediklerini aynen doğru kabul ediyoruz. Gazeteci ise doğrudur diyor.

“CANI ÇEKİLİP YAPILABİLECEK MESLEKLER”

Halbuki hep söylerim.

Türkiye’de bu üç işi canı çeken herkes yapabilir. Müteahhitlik, siyasetçilik, gazetecilik.

Türkiye'de bu üç işi yapmak eğitim istemez, nitelik istemez, donanım istemez, liyakat istemez, canı çeken herkes yapabilir.

Mesela, iş yerine hademe alırken bile savcılıktan temiz kağıdı isteniyor.Ama istersen silahlı terör örgütü mensubu ol, istersen uyuşturucu satıcısı ol, istersen tescilli dolandırıcı ol, Türkiye'de gazetecilik yapabiliyorsun.

Örnekleri var. Mesela, yoldan geçen tekstil mühendisini çevirip gel şu böbrek naklini yapıver sevabına diye ameliyathaneye sokamazsın. Veya kuyumcuyu kolundan tutup gel sevabına şu kararı veriver diye en yakın adliyedeki hakim koltuğuna, savcı koltuğuna oturtamazsın.

Turizmci Jeofizik bilmez. Tavernacı statik hesabından anlamaz. Mankeni bilirkişi yapıp anayasa hukuku üzerine görüş isteyemezsin. Ama bunların hepsi gazeteci olabiliyor bu ülke. Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur palavrası da buradan çıkmıştır. Hiçbir bilimsel kritere dayanmadığı için ana rahmine dayandırılır.

Bugün Türkiye'de size gazeteci diye sunulan, ekranlara çıkarılan, gazetede köşe verilen size gazeteci diye sunulanların %99’unun gazetecilikle alakası yok.

“GAZETECİ SIRADAN İNSANLARIN BEKÇİ KÖPEĞİDİR.”

Peki nasıl ayırt edeceğiz?

Yani hangisi gazeteci hangisi değil nasıl ayırt edeceğiz derseniz. Evrensel tek kural var. gazeteci sıradan insanların bekçi köpeğidir. Evet Evrensel terminolojide gazetecilik Watch dog tabir edilen bir kavramdır.

Gazeteci, siyasi partilerin, iktidarların, şirketlerin, menfaat odaklarının değil sıradan insanların bekçi köpeğidir.  Dolayısıyla ayırt etmek için bakacaksınız? Tartacaksınız? Karşınıza gazeteci olarak çıkan kişi sıradan insanların bekçi köpeği midir? Yoksa sahibinin emriyle sahibinin gösterdiği hedeflere salyalar saçarak kudurmuş gibi saldıran, genetiği oynanmış köpek mi?

Kendi payıma 42 yıllık meslek yaşamım boyunca halkın bekçi köpeği olmayı tercih ettim. Bakın araştırmacı gazetecilik filan denir. Ekonomi gazeteciliği, spor gazeteciliği, polis muhabirliği filan denir. Halbuki hepsinin temelinde sıradan vatandaşların bekçi köpeği misin? Değil misin? Asıl mesele budur. Halkın bekçi köpeği değilsen istersen ordinaryüs araştırmacı ol hikayedir. Kendi payıma halkın bekçi köpeği olduğum için daima Türkiye'nin en çok okunan yazarı oldum. Halkın bekçi köpeği olduğum için işine gelmeyen iktidarlar, siyasi partiler, tarikatlar, menfaat odakları bunların hepsi tarafından daima hedef gösterildim.