Aktüel

10 bin yıllık Dara Antik Kenti korunmayı bekliyor.

Abone Ol

Mardin’de bulunan ve Doğu’nun antik Efesi olarak bilinen 10 bin yıllık Dara Antik Kenti'nde TMMOB Dara Komisyonu tarafından düzenlenen atölye çalışması kapsamında Dara'nın nasıl korunacağı ve Dara için bundan sonra neler yapılabileceğine dair çalışma başlattılar.

Darada farkındalık oluşturmak için de Mimarlar ve köylüler birlikte tarihi alanda çöp toplayarak,çevre temizliğine dikkat çektiler.

Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Mardin İl Koordinasyon Kurulu (İKK) bünyesinde kurulan Dara Komisyonu tarafından “Koruma ve Dirimsellik Arasında: Dara Köyü” başlığıyla atölye çalışması düzenlendi. Düzenlenen atölye çalışmasına uzun yıllardır Dara Antik Kenti'ne dair çalışmalar yürüten Sosyolog Pelin Tan ile birlikte çok sayıda mühendis, mimar, şehir plancısı, arkeolog, avukat, gazeteci, ekolojistler ve vatandaşlar katıldı.

Komisyonun çağrısıyla Dara Köyünde tarihi bir evde bir araya gelen grup, burada Dara için bundan sonra ne yapılabileceği üzerine görüş alışverişinde bulundu

'DARA İÇİNDEKİ İNSANLARLA KORUNMALI'

Harita Mühendisi ve ekolojist Agit Özdemir'in yaptığı açılış konuşmasının ardından TMMOB Mardin İKK Sekreteri Aydın Aslan söz alarak Atölye'nin amacını anlattı. Ardından Sosyolog Pelin Tan söz alarak Dara'da bugüne kadar yaptıkları çalışmalara dikkat çekerek, Dara Antik Kenti'ni ve Dara Köyünü içindeki insanlarla birlikte korumak gerektiğinin altını çizdi.

Turizm adı altında Dara Antik Kenti'nin sunulduğunu ancak bunun yapılırken, Dara köyünde bulunan insanların yerlerinden edilmesinin hedeflendiğini kaydeden Pelin Tan, Dara'nın içindeki insanlarla birlikte korunmaması durumunda Antik Kentin anlamını yitiren bir yer haline geleceğine dikkat çekti.

Pelin Tan, Türkiye'deki mevcut tarihi yerleri koruma anlayışının yanlışlığına değindiği konuşmasında UNESCO'nun yaklaşımının da tarihi yerlerin insansızlaştırılması üzerine olduğu eleştirisi yaptı.

TARİH VE YAŞAM TURİZME FEDA EDİLEMEZ

Tartışmalarda; Tarihi yerlerin ve tarihi yerlerde var olan yaşamın turizme feda edilemeyeceğinin vurgusu yapıldı. Atölye'de Antik Kentin girişine yapılan betonarme yapı da tartışıldı. Köylülerin evlerinin onarımı ya da hayvan ağıllarının çöken çatılarını onarmak için bile olsa tek bir çivi çakamazken, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı eliyle Antik Kentin girişine betonarme bir yapı yapıldığına dikkat çekilerek, söz konusu binanın kaldırılması gerektiğinin altı çizildi. 

Atölye'nin bilgilendirme metninde ise şunlara yer verildi;  "Mardin’in güneydoğusunda, Nusaybin’in batısında, Mezopotamya ovası ile TurAbdin Dağlarının birleştiği yerde bulunan Dara Antik Kenti temel olarak üç mahalleden oluşmaktadır. Nüfusunun çoğu İzmir'e göç etmiştir.

Köy halkı; zeytin, arpa ve buğday ürünü ekimi ve turizm ile uğraşmaktadır. Köyün, sit alanı üzerinde arkeolojik bir miras ile iç içe olması, imar ve yerleşim ile ilgili katmerleşen sorunlara sebebiyet vermektedir. Yüzyıllardır su kaynaklarının altyapısı ile şekillenmiş olan Dara köyü hala bu kaynakların yetersizliği ile baş etmeye çalışmaktadır.

Genç nüfusun ve iş olanaklarının yetersizliği, gündelik sürdürülemeyen turizm ekonomisinin yıkıcılığı, sit alanı ve koruma kanunlarının meşrulaştırıcı bir araç olarak mekân üretiminde kullanılması köyün sorunlarını çoğaltmaktadır.

Zeytincilik, eko-turizm, agro-ekonomi, ekolojik - kültürel etkinlikler yapılmaya müsait olan köy altyapısının gelecekte sürdürülebilir yaşam koşullarının yaratılması; köyün yaşamsal (dirimsel) özünü koruyacaktır. Sosyal, ekonomik, kültürel ihtiyaçların ve arzuların izleklerinden yola çıkarak, buna cevaben üretilen mekânsallıkların ve gündelik hayat pratiklerinin izini sürmeye çalışacağız.

Bu pratikler Dara’yı nasıl yeniden üretti ve üretiyor? Bu üretim biçimlerinden ne öğrenebiliriz? Dara’nın muhtemel geleceğini nasıl hayal edebiliriz? Kültürel mirası ve koruma pratiklerini bu yeniden üretime nasıl açarız? “Koruma ve Dirimsellik Arasında: Dara Köyü” atölyesi temel olarak: İklim değişikliği ve antroposen etkisi ile hasar gören kırsal müştereklerimiz bağlamında Dara’nın güncel sorunları ve geleceğe dair iyileştirici öngörüleri ele alınacaktır."