Yaşam

Barış Pehlivan: Kültür Sanat Muhabiri Olmak İstedim, Kötü Yola Düştüm!

Özge Uzun’un ilk programında Barış Pehlivan, kültür sanat muhabirliği, şiir ve roman yazma hayali ile politik ve dosya gazeteciliğine geçişini anlattı.

Abone Ol

Özge Uzun’un ilk programında Barış Pehlivan, kültür sanat muhabirliği, şiir ve roman yazma hayalini ile politik ve dosya gazeteciliğine geçişini anlattı.

12punto YouTube kanalında Özge Uzun ile Filtresiz programının ilk konuğu deneyimli gazeteci Barış Pehlivan oldu. Türkiye gündemini sarsan haberleriyle tanınan ve haberi kamuoyuna ulaştırmak adına birçok kez cezaevine giren Pehlivan, Özge Uzun ile hayatına, gazeteciliğe ve aşka dair konuştu.

KÜLTÜR SANAT MUHABİRİ OLMAK İSTİYORDUM’

Uzun’un “Nasıl taktın sen bu meseleye, adaletli ve doğrucu olma meselesine?” sorusuna ise Pehlivan, “Zaten yapım gereği biraz hep zıp çıktıydım. Yani hep böyle ayrık otuyum, okulumda da arkadaş ortamında da hep böyle itiraz eden, soru soran, kafası farklı düşünmeye çalışan bir gençlik yaşadım. Gazetecilikte ise ben aslında kültür sanat muhabiri olmak istiyordum. İşte derdim kültür sanat haberleri yapmak, şiirlerimi yazmak, romanımı yazmak vesaire öyle bir kariyer” yanıtını verdi.

‘KÖTÜ YOLA DÜŞTÜM’

Pehlivan, politik ve dosya gazeteciliğine geçiş sürecini, “kötü yola düştüm” diyerek tanımlarken 2011 yılı itibariyle başlayan cezaevi sürecini de anlattı. “İkisi birer günlük olmak üzere toplam 5 kez girdim” diyen Pehlivan, 19 ay suçsuz yere hapis yattığını belirterek, “adalet meselesine takmam, adalet meselesini bir şekilde hayatımın ekseni haline getirmem, serüveni budur” dedi.

Uzun’un, “Hala umudun var mı Türkiye'de?” sorusuna, “Tabii ki. Ben eğer umudum olmasa bu mesleği böyle yapmazdım bu topraklarda. Ben aslında dünyanın herhangi bir yerinde kolayca yaşayabilecek biriyim” yanıtını veren Pehlivan, Uzun’un, “Ben kızıma da bunu yaşatmam artık dediğin bir nokta ya da yaklaştığın bir nokta oldu mu?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

'FETULLAHÇILARI YILLARDIR YAZIYORDUK'

“21 yıldır gazetecilik yapıyorum. Başına bu belalar geldiği süre içinde bana çok kez bu konuda resmi ya da gayriresmi teklif de geldi. Yani Avrupa'nın birçok ülkesinden, hatta Amerika'dan dahi gelin burada yaşayın, burada işte oturma izni verelim size gibi bir sürü teklif geldi. Hem sivil toplum kuruluşlarından hem gazetecilik örgütlerinden çok geldi. Hiç düşünmedim ama sonra işte dediğin gibi güzel kızım Arya doğdu.

O süreçte biz yine Barış Terkoğlu ile birlikte “Metastaz” kitabını yazdığımızda çok ciddi tehditler aldık. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminden sonra herkes Fethullahçıları konuşuyordu ve Fethullahçıları zaten biz yıllardır yazıyorduk. Ama onların boşalan koltuklara başka tarikatların yerleştiğini biz yazmaya başlayıp onların tehditlerine maruz kaldık.

'KALEMİMİ KENDİM KIRMADIĞIM SÜRECE...'

Biliyorsunuz ki benim kızım şu an İtalya'da yaşıyor. Evet, benim de İtalya'ya gitme gibi bir şeyim yok. Nasıl söyleyeyim zor bir şey değil benim için. İtalya'ya yaşayabilirdim. Ama şunu düşündüm, mutsuz olacağımı hissettim. Çünkü ben bu gazeteciliği, gazeteciliği böyle yapmayı, bu topraklarda bu mücadeleyi vermeyi seviyorum ve ben mutsuz olursam kızıma da mutsuz bir yaşam sunarım diye düşündüm. Biraz açıkçası hasreti tercih ettim. Bir de şey var hani, yurt dışına çok gidip gelen birisiyim. Kızımı da görmeye düzenli olarak gidiyorum. Hani bundan sonra yurt dışında yaşamam diye bir sözüm yok kendime ama en azından bu mesleği böyle yaptığım sürece kalemimi kendim kırmadığım sürece bu topraklarda yapmayı arzuluyorum. Onlar her ne kadar beni itmeye çabalasa da.