6 yılda restorasyonu tamamlanan Yıldız Sarayı’nda ‘Büyük Mabeyn Köşkü’, ‘Çit Kasrı’, 'Küçük Mabeyn Köşkü' ve ‘Harem Dairesi’ başta olmak üzere birçok yapı tarihinde ilk kez ziyaretçiyle buluştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yıldız Sarayı’nın açılış programında yaptığı konuşmada, “Millî Saraylar Başkanlığımızca yürütülen altı yıllık titiz bir restorasyon ve tefriş çalışmalarının neticesinde ecdat yadigarı Yıldız Sarayı’nı ihya ettik. Şehrimizin simgelerinden olan Yıldız Sarayı, bugünden itibaren kapılarını halkımıza ve dünyanın dört bir yanından gelecek ziyaretçilerine açıyor” dedi.

SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN HAYATINA, KİŞİLİĞİNE VE LİDERLİĞİNE IŞIK TUTAN ESERLER İLK DEFA GÖRÜLECEK.

Sultan Abdülhamid ile özdeşleşen, Avrupa ve Ortadoğu’nun en büyüklerinden olma özelliği taşıyan kütüphane ile marangozhane ve Yıldız Albümleri'nden seçilen fotoğraflar da ilk defa tarih ve sanat meraklılarının ilgisine sunulacak.

SULTAN II. ABDÜLHAMİD’İN 33 YIL DEVLETİ YÖNETTİĞİ SARAY

Beşiktaş’ın Yıldız tepesinde yaklaşık 500 bin metrekarelik bir alana kurulan Yıldız Sarayı kompleksi, Osmanlı Devleti’nin son sarayı olması açısından ayrı bir öneme sahip. Asıl şeklini Sultan II. Abdülhamid döneminde alan Saray, 33 yıl boyunca devletin yönetim merkezi, Sultan’ın ve ailesinin ikametgâhı olarak kullanıldı. Köşkler, yönetim ve koruma yapıları ile parklar bütününden oluşan Yıldız Sarayı, Sultan II. Abdülhamid'in 1909’da tahttan indirilmesiyle önemini yitirdi. Son Osmanlı padişahı Sultan Vahdeddin döneminde de bir süre kullanılan Saray, 1922’de saltanatın kaldırılmasıyla kapılarını tümüyle dış dünyaya kapattı.

YILDIZ SARAYI’NDA ‘MİLLİ SARAYLAR’ DÖNEMİ

Yıldız Sarayı, Cumhuriyet’in ilanını takip eden 1924 yılında ‘Erkan-ı Harbiye Mektebi’ne tahsis edildi. 1946’dan itibaren uzun bir dönem ‘Harp Akademileri’ olarak kullanıldı. 1978 yılında da Kültür Bakanlığı çatısı altında hizmet verdi. 2015’te Cumhurbaşkanlığı’na bağlanan Saray, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı makamının tensipleriyle Milli Saraylar’a devredildi. Tarihinin en kapsamlı restorasyon çalışmalarına sahne olan Yıldız Sarayı, uzun bir aranın ardından müze olarak kapılarını halka açmaya hazır hale getirildi.

'BÜYÜK MABEYN', 'HAREM' VE TÜRÜNÜN TEK ÖRNEĞİ ‘HAMİD BAHÇESİ’

Yıldız Sarayı’nda ilk defa ziyarete açılacak bölümler arasında ‘Büyük Mabeyn Köşkü’ dikkat çekiyor. Osmanlı döneminde yabancı devlet adamlarının ağırlandığı Köşk, yakın zamana kadar Cumhurbaşkanlığı kabullerinde kullanılıyordu. En çok merak edilenler arasında yer alan Harem Bölümü de ilk kez gezilecek alanlar arasında. Tarihte ‘Hamid Bahçesi’ olarak adlandırılan, bitki çeşitliliği, doğal nehir görünümündeki suyolu ve peyzaj tasarımıyla hayranlık uyandıran bahçe de ziyaretçiyle buluşturuluyor. İlk defa görülecek yapılar arasında 'Limonluk', 'Hamam', 'III. Selim Çeşmesi', 'Ada Köşkü' ve 'Cihannüma Köşkü' de yer alıyor.

SULTAN II. ABDÜLHAMİD VE DÖNEMİNE AİT ESERLER İLK DEFA SERGİDE

Milli Saraylar koleksiyonlarından seçilen, Sultan II. Abdülhamid'e ve dönemine tanıklık eden eserler modern sergileme düzeniyle bir araya getirildi. Düzenleme çerçevesinde Osmanlı döneminde elçi kabullerinde kullanılan ‘Çit Kasrı’nda Sultan II. Abdülhamid'in şahsi eşyaları ve kendisine verilen diplomatik hediyeler görülebiliyor. Saray’ın ‘Hususi Dairesi’ olarak adlandırılan bölümünde de Yıldız Albümleri’nden seçilen tarihî fotoğraflar sergileniyor. Harem bölümünde yer alan Kadınefendiler Dairesi’nde ise dönemin beğenisini yansıtan, ince işçilikleri ve zarif tasarımlarıyla göz dolduran mobilyalar ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor.

Sivas Kalesi, 3. etap ile yeniden canlanıyor. Sivas Kalesi, 3. etap ile yeniden canlanıyor.

MARANGOZHANE VE KÜTÜPHANEDE TARİHİN DERİNLİKLERİNE YOLCULUK

Yıldız Sarayı’nda, Sultan II. Abdülhamid’in ahşaba ve kitaba duyduğu tutkuyu gözler önüne seren düzenlemeler de yapıldı. Sultan’ın marangozhanesi, aslına uygun olarak restore edildi. Modern müzecilik anlayışıyla yeniden tasarlanan marangozhane, Sultan II. Abdülhamid'in marangozluk takımı ve masasıyla zenginleştirildi. Saray'ın 'Silahhane' bölümü ise II. Abdülhamid’in, büyüklüğü ve zenginliğiyle 'benzersiz' olarak tarif edilen kütüphanesine tahsis edildi. Tarihinde ilk kez ziyarete açılacak olan kütüphanede askeriyeden coğrafyaya, felsefeden casusluk romanlarına, astronomiden botanik ve zoolojiye kadar binlerce nadir eser gün yüzüne çıkarıldı. İlk defa görülecek yazma eserler arasında 'Muhibbi' mahlasıyla şiirler yazan Kanuni Sultan Süleyman'a ait divan, Matrakçı Nasuh'un, Kanuni'nin Irak seferini anlattığı kitabı, Kâtip Çelebi'nin 'Cihannüma'sı ve ünlü hattatlara ait Kur'an-ı Kerim örnekleri yer alıyor. Osmanlı Devleti'nin son sarayı, tarihte derin izler bırakan olayların tanığı Yıldız Sarayı, pazartesi dışında her gün ziyaret edilebilecek.

“İSTANBUL’UN TARİHÎ, KÜLTÜREL VE TURİSTİK CAZİBESİ DAHA DA ARTACAK”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bugün, şairin ifadesiyle ‘bir semtini sevmenin bile bir ömre bedel olduğu’ güzel İstanbul’umuzun en güzel tarihî eserlerinden birinin açılışını yapmak üzere bir aradayız” diyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millî Saraylar Başkanlığımızca yürütülen altı yıllık titiz bir restorasyon ve tefriş çalışmalarının neticesinde ecdat yadigarı Yıldız Sarayı’nı ihya ettik. Şehrimizin simgelerinden olan Yıldız Sarayı, bugünden itibaren kapılarını halkımıza ve dünyanın dört bir yanından gelecek ziyaretçilerine açıyor. Tekrar eski görkemine ve güzelliğine kavuşturarak milletimizin istifadesine sunduğumuz Yıldız Sarayımızın hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

Yıldız Sarayı’nın eski görkemine kavuşturulmasında pek çok uzmanın emeği ve birikimi olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Yıllarca örselenmiş, hırpalanmış, ihmallerin kurbanı olmuş bu eserin altı yıllık özverili bir çalışmayla yeniden ülkemize kazandırılmasına vesile olan Millî Saraylar Başkanlığımıza, sayın başkan ve ekibine, projede yer alan tüm kardeşlerime, Millî Saraylar Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Sadettin Ökten hocam ve kurul üyelerine en kalbi şükranlarımı iletiyorum. Yıldız Sarayı’nın, yeniden ihyasıyla birlikte İstanbul’umuzun tarihî, kültürel ve turistik cazibesinin daha da artacağına inanıyorum.”

Kaynak: WOLA